Ozon Tedavisi Nasıl Etki Eder?

post image

Ozon Tedavisi Nasıl Etki Eder?

Ozon Tedavisi Nasıl Etki Eder?


Ozon (O₃), atmosferde doğal olarak bulunan üç atomlu bir oksijen formudur. Tıpta kontrollü dozlarda kullanıldığında, hücrelerin biyokimyasal işleyişine doğrudan etki ederek hem metabolizmayı hem de bağışıklık sistemini düzenleyen güçlü bir biyomodülatördür. Ozon tedavisinin en önemli özelliği, düşük dozlarda uyarıcı, yüksek dozlarda ise düzenleyici ve antioksidan sistemleri aktive edici etkiler göstermesidir. Bu nedenle ozon, hem akut hem de kronik hastalıkların yönetiminde tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılmaktadır.


Ozonun Vücutta İlk Teması: ROS ve LOP Oluşumu


Ozon plazma ile buluştuğunda, iki temel biyokimyasal ürüne ayrılır: Reaktif Oksijen Türleri (ROS) ve Lipid Oksidasyon Ürünleri (LOP).


ROS: Ürik asit, askorbik asit, albümin ve glikoproteinlerin sülfhidril gruplarının oksidasyonu ile ortaya çıkar. Bu gruptaki en etkili molekül hidrojen peroksit (H₂O₂)’tir.

LOP: Trigliserit, şilomikron ve fosfolipitler gibi yağ asitlerinin oksidasyonu ile oluşur. Buradaki en önemli molekül ise 4-Hidroksi-Nonenal (4-HNE)’dir.


Bu iki grup molekül, ozon tedavisinin hem biyolojik hem de terapötik etkilerinin temel taşını oluşturur.


Bağışıklık Sistemine Etkisi


Hidrojen peroksit (H₂O₂), bağışıklık sisteminde kritik bir rol oynayan NF-κB (Nükleer Faktör Kappa B) yolunu aktive eder.

Düşük dozlarda: NF-κB aktivasyonu artar, sitokinlerin salınımı tetiklenir ve bağışıklık sistemi daha güçlü bir inflamatuar yanıt verir. Bu durum enfeksiyonlara karşı savunma mekanizmasını güçlendirir.

Yüksek dozlarda: Nrf2 (Nükleer faktör eritroid 2 ile ilişkili faktör-2) aktive olur. Bu, glutatyon, süperoksit dismutaz (SOD), katalaz ve heme oksijenaz-1 (HO-1) gibi antioksidan enzimlerin üretimini artırır. Nrf2 aynı zamanda NF-κB’nin baskılanmasına neden olarak iltihabi yanıtı kontrol altına alır.

Ozon tedavisi sırasında sitokin profili de doza bağlı olarak değişir:

Düşük dozlarda artan sitokinler: IL-1, IL-2, IL-4, IL-6, IL-8, INF-γ, TNF-α

Orta ve yüksek dozlarda artan sitokinler: TGF-β, IGF-1, IL-10, IL-11, IL-13

Bu dinamik, ozon tedavisinin neden hem enfeksiyonlarda uyarıcı hem de kronik inflamasyonlarda dengeleyici rol oynadığını açıklar.


Antioksidan Sistemler Üzerindeki Etkiler


Ozon, hücrelerde oksidatif stresin dengelenmesinde kilit rol oynar. Orta ve yüksek dozlarda uygulandığında şu enzim sistemlerinde belirgin artış sağlar:

Glutatyon

Glutatyon-S-Transferaz

Glutatyon Peroksidaz

Süperoksit Dismutaz (SOD)

Katalaz

Heme Oksijenaz-1 (HO-1)

NADPH

Bu enzimlerin yükselmesi, oksidatif hasarı azaltır ve hücresel yaşlanmayı yavaşlatır.


Metabolizma Üzerindeki Etkileri


Karbonhidrat Metabolizması:


Glukoz-6-Fosfat Dehidrogenaz aktivitesi artar.

Sitrik asit döngüsü hızlanır.

Kan şekeri ve HbA1c değerlerinde düşüş sağlanırken, ATP üretimi artar.


Lipid Metabolizması:


Plazma lipidleri, kolesterol ve trigliserid seviyeleri azalır.

Karaciğer yağlanması geriler.

Ateroskleroz gelişimi yavaşlar.

Bu etkiler sayesinde ozon tedavisi, diyabet ve metabolik sendrom gibi hastalıklarda destekleyici rol oynar.


Dolaşım ve Oksijenlenme Üzerindeki Etkileri


Ozon tedavisinin önemli etkilerinden biri de kırmızı kan hücreleri üzerindedir. Eritrositlerde ATP üretimi artar, hücrelerin elastikiyeti yükselir ve agregasyon eğilimi azalır. Sonuç olarak:

Hemoglobinin oksijen taşıma kapasitesi 2,3-DPG enzim yolu üzerinden artar.

Doku oksijenlenmesi yükselir.

Mikrosirkülasyon (ince damar dolaşımı) güçlenir.

Bu etki, tedavi bittikten sonra bile 4 aya kadar devam edebilir.

Ayrıca ozon, NO (nitrik oksit) üretimini artırarak damar düz kaslarında gevşeme sağlar. Bu durum, hem arterlerde hem de venüllerde dolaşımı iyileştirir.


Lökositler ve Trombositler Üzerindeki Etkileri

Lökositlerde: H₂O₂ artışı fagositoz kapasitesini yükseltir, uygulamadan sonraki 4–8 saatte sitokin salınımında artış gözlenir.

Trombositlerde: Agregasyon azalır, kan viskozitesi düşer ve fibrinolitik aktivite artar. Böylece damar tıkanıklıklarının önüne geçilir.


Antimikrobik Etkileri


Ozon, dünyadaki en güçlü üçüncü oksidan moleküldür (1- Persülfat, 2- Flor, 3- Ozon). Bu özelliği sayesinde altın ve platin dışında pek çok maddeyi okside edebilir. Mikroorganizmalar üzerinde ise güçlü bir yok edici etkisi vardır:

Bakteri, mantar ve virüsleri oksidatif yolla etkisiz hale getirir.

Viral reverse transkriptaz enzimini değiştirerek virüs çoğalmasını bloke eder.

Özellikle kolay okside olan virüsler üzerinde (HCV, HIV, Herpes, SARS, Corona) belirgin etkilidir.


Klinik Sonuç


Ozon tedavisi, yalnızca tek bir biyolojik mekanizma üzerinden değil; bağışıklık, metabolizma, dolaşım ve oksijenlenme gibi birçok sistemi aynı anda etkileyerek bütüncül bir iyileşme sağlar. Düşük dozlarda uyarıcı, yüksek dozlarda ise düzenleyici rol üstlenmesi, onu modern tıpta eşsiz bir biyomodülatör haline getirmiştir.

Doğru endikasyonlarla ve uygun dozlarda uygulandığında, ozon tedavisi; bağışıklığı güçlendiren, oksidatif dengeyi sağlayan, damar sağlığını koruyan ve mikroplara karşı güçlü bir koruma sağlayan etkili bir tamamlayıcı tedavi yöntemidir.


Uzm. Dr. Mustafa Dinç

Göğüs Hastalıkları-Fonksiyonel Tıp Biorezonans-Ozon-Medikal Estetik

05322424017 - 05525524340 

www.drmustafadinc.com


WHATSAPP