Bağımlılık deyince aklımıza çoğu zaman madde gelir. Ancak Dr. Gabor Maté, bağımlılığı sadece kimyasallara indirgemememiz gerektiğini savunuyor.
Klinik deneyimlerini nörobilim, psikoloji ve sosyal bağlamla harmanlayan Maté, “In the Realm of Hungry Ghosts” adlı kitabında bağımlılığın nedenlerini derinlemesine ele alıyor. Bu yazıda, kitabın 12. bölümünden çevirdiğimiz bölümlere dayanarak, bağımlılığa dair ezber bozan soruları ve cevaplarını sunuyoruz.
Cevap: Hayır. Gabor Maté’ye göre, bir maddenin varlığı tek başına bağımlılığı başlatmaz. Kişinin duygusal geçmişi, stres düzeyi ve psikolojik kırılganlığı daha belirleyicidir. Örneğin, bazı insanlar morfine maruz kalsa da bağımlı olmazken, bazıları ilk kullanımdan sonra bile bağımlılık geliştirebilir.
Cevap: Bağımlılık üç faktörün kesişiminde ortaya çıkar:
Bireysel yatkınlık (duyarlılık),
Bağımlılık yapma potansiyeli olan bir madde,
Ve yüksek stres.
Özellikle duygusal travma veya çocuklukta yaşanan ihmal, bu yatkınlığı artırabilir.
Cevap: Hayır. Klinik çalışmalar, opioidlerin kronik ağrılarda uzun süreli kullanımı sonrası bile çok düşük oranlarda bağımlılık geliştiğini göstermiştir. Önemli olan bireyin psikososyal zeminidir.
Cevap: Savaş sırasında Amerikan askerlerinin %20’si eroin bağımlısı olmuştu. Ancak geri döndüklerinde bu oran %95 oranında azaldı. Bu, bağımlılığın maddeye değil, ortamın stresine bağlı olduğunu gösteriyor.
Cevap: Çünkü laboratuvar ortamındaki hayvanlar sosyal izolasyon, özgürlük kısıtlaması ve stres altında tutulur. Bu da madde kullanımına yönelmelerini tetikler. Normal sosyal çevresi olan hayvanlar aynı şekilde bağımlı olmaz.
Cevap: Dr. Bruce Alexander’ın yaptığı Rat Park deneyinde, sosyal ortamı zenginleştirilmiş fareler, morfin içeren suya ilgi göstermemiştir. Oysa tek başına kafese kapatılan fareler morfine bağımlı hale gelmiştir. Bu, bağımlılığın sosyal izolasyon ve çevresel faktörlerle güçlü bir bağı olduğunu ortaya koymuştur.
Cevap: Aslında insanlar çoğu zaman acıdan, travmadan, boşluktan veya anlamsızlıktan kaçmak için bağımlı hale gelir. Madde yalnızca bu kaçışın aracı olur. Bağımlılığın kökeni genellikle bir başa çıkma mekanizmasıdır.
Cevap: Evet, bu maddeler güçlüdür ancak çoğu kullanıcıda bağımlılık gelişmez. Örneğin Kanada’da kristal met kullananların %4.6’sı yalnızca denemiştir; sadece %0.5’i bağımlı olmuştur. Yani maddenin etkisi kadar, kişinin durumu da belirleyicidir.
Cevap: Genetik yatkınlık, erken çocukluk travmaları, bağlanma sorunları, stres ve sosyal destek eksikliği bağımlılığa zemin hazırlar. Bu kişiler, tıpkı bastırılmış bir yara gibi rahatlama sağlayan uyarıcılara daha hızlı yönelir.
Cevap: Yalnızca maddeyi ortadan kaldırmak değil, anlamlı sosyal bağlar kurmak, travmalarla yüzleşmek, stresi azaltmak ve bireyin ruhsal yapısını güçlendirmek gerekir. İyileşme, sadece irade değil; anlayış, şefkat ve destek gerektirir.
Eğer bu konu ilginizi çektiyse, Dr. Gabor Maté’nin kitabı “In the Realm of Hungry Ghosts” size bağımlılığa dair bambaşka bir bakış açısı kazandırabilir.